31 Mart 2016 Perşembe

OXV : The Manuel


İnsanların çocukken frekansları ölçülüyor ve hayatları buna göre şekilleniyor.Yüksek frekanslı olanlar başarılı ama duygusuz,düşük frekanslılar ise şanssız ve daha normal bir hayat sürüyorlar.Peki bir gün bunu dengeleyecek , frekansları değiştirecek bir şey bulunursa.Şaşkınlığımı gizleyemeyeceğim çünkü böyle bir yapım beklemiyordum.Film boyunca o kadar çok kafam karıştı ve o kadar çok saçma şey gördüm ki sevip sevemediğime karar veremedim. Gerçekten ilginç bir konu bulunmuş ve üzerine ilginç bir hikaye çıkartılmaya çalışılmış.Bilim kurgu ,romantizm,felsefe ne ararsan var filmde.Ama tam anlamıyla olmuşluk hissi uyandırmıyor.Karakterler arasındaki aşk pek inandırıcı değil,tahtada problem çözme ve bulma aşamaları hiç inandırıcı değil,senaryo ve kurgu yüzünden insan filmi takip ederken yoruluyor.Gel gör ki kafa yorabileceğimiz tutarlılıklar da barındıran bir film.Bu yüzden izlenilebilir kılıyor zaten kendini.Ben emin olamadım anlayacağınız siz bir bakın derim , enteresan bir yapım.
Konusu ;
Çocukken yapılan testler sonucunda frekans ölçümleri yapılıyor ve buna göre hayatı şekilleniyor insanların .Zak -7 frekansa sahip ve herkesin aptal gözüyle baktığı bir çocuktur.Marie ise tam tersi 127 frekans ile kimsenin alamadığı bir puan alan tek çocuktur.Bu zıt frekans da ki iki çocuk karşı karşıya geldiğinde 1 dakika dan fazla durursa kötü bir şey olur.Bu yüzden yan yana gelmeleri yasak ve tehlikelidir.Gizli gizli buluşmaya başlarlar.Ama Marie’nin tek isteği sadece deney yapmaktır , oysa Zak ona aşık olmuştur.Yıllar geçer ve Zak tekrar Marie’nin karşısına çıkar.Bu kez ona frekansını düşürüp normal bir insan gibi hisselere sahip olabileceğini söyler.Bazı kelimelerin aralarındaki dengeyi sağladığını bunu da arkadaşı ile beraber bulduğu ‘The Manuel’ makinası sayesinde olduğunu söyler.Marie bunu denemeye karar verir ve başarılı olurlar.Ama makine gittikçe aralarında emir – komuta sistemi sağlar ve bunu anladıklarında hemen çözmeye çalışırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder