Filmi izlemeye başladıktan sonra senaristin Yılmaz Erdoğan olduğunu bilmesem de anlardım , bu kadar mı belirgin olur artık bir adamın kalemi.Kendince kimsenin kafa yormadığı küçük şeyleri fark ettirme ve hayatı ve aşkı yaşamaya dair beylik bir iki cümle tamamdır , al sana Yılmaz Erdoğan filmi.Tamam güzeldir kalemi , iyi yazar ama bu filmi kendisi çekmeyeceği için mi böyle basit bir şey yazmış anlayamadım.Kelebeğin Rüyası filminden sonra resmen hezimet olmuş.
Film de Sinan adında bir senarist Patronun mutlu sonla biten bir film istemesi üzerine senaryosunu yazmak ve ilham alması için Kapadokya ya gider.İstediği filmi bir türlü yazamadığı için gün içinde yaşadıklarını yazmaya başlar.Bu arada otel sahibinin kızına aşık olur ama kız yakışıklı bir oyuncu ile evlenmek üzeredir.Sinan da kızı düğünden vazgeçirmek ister ama kız ona ilgi duyduğu halde haklı sebepleri yüzünden pek sıcak bakmaz duruma.
Tolga Çevik her zaman ki şapşal aşık tiplemesi ile karşımızda.Hiç bir yenilik katmaz mı insan kendine , hep aynı maalesef.Ezgi Mola ne yazık ki yine bir erkek filminde hakkı yenmiş bir şekil de elinden geleni yapıyor ama filmi kurtarmaya yetmiyor.Erkan Can'ın bir iki komik sahnesi haricinde akıl hocası kıvamında ki karakteri ne yazık ki hiç olmamış filmde.Saba Tümer'in gereksiz konuk oyunculuğuna bence hiç gerek bile yokmuş.
Filmin sadece son 10 dk.gideri var onun haricinde ne yazık ki basit bir film.Ne aşkın gerçekliğini hissettiriyor ne komik bir yanı var.Üzgünüm…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder