12 Mayıs 2016 Perşembe

Suffragette

Süfrajet seçme ve seçilme hakkı için mücadele eden kadınlara deniyormuş.Keşke bizdeki film dağıtım firması bu isimle sunsaymış piyasaya , en azından insanlar yeni bir kelime öğrenmiş olurdu.Neyse film 20.yüzyılın başında İngiltere de kadınların oy hakkı için savaşan bir grup insanı anlatıyor.Yaptıkları eylemler ve onları bu duruma iten konulara değiniyor.Bu yüzden de çocuk yaşından beri aynı çamaşırhane de çalışan bir işçi kadının gözünden anlatılıyor.Direnişe karşı etrafındaki insanların bakış açısına rağmen uğradığı haksızlıkları düşündükçe yavaş yavaş kendine bu akıma kaptıran ve geri dönemeyen bir kadın.Sadece oy hakkı değil eşit çalışma koşulları ,ücret,yaşadıkları taciz ve tecavüz olayları da onu direnişe itiyor.
Kocasına ‘acaba kızımız olsaydı nasıl olurdu’ diye sorduğunda,’muhtemelen seninki gibi bir hayatı olurdu’ cevabını alması bile o direnişe katılmasına sebep olabilecek bir şeydi.Yaşadığı hayatı kendisi gibi kadınlar yetiştirmemesi için çabalamaya karar veriyor.İzlerken gerçekten hem duygulandıran hem de acayip gaza getiren bir film.Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir film.Tek kötü yanı Merly Streep’in çok az sahnesinin olmasıydı.
 Konusu ;
Maud ailesini çocuk yaşta kaybettiğinden beri aynı çamaşırhane de çalışan bir kadındır.Kocası ve oğluyla zar zor geçinen ama sakin bir hayata sahiptir.Çamaşırhaneye yeni gelen bir kadının , bir sokakta etraftaki mağaza vitrinlerini taşlayıp kadınlara oy hakkı isteyen kadın grubunun içinde görür.O kadın ve arkadaş grubu ile tanışır.İş yerinde yaşadığı tecavüz ve haksız koşullar onu direnişe katılan kadınların arasında doğru iter.Kocası,iş arkadaşları ve komşuları tarafından dışlansa da bu direnişten kopamaz ve sonuna kadar gitmeye karar verir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder