12 Mayıs 2016 Perşembe

The Revenant

Film gerçekten güçlü bir savaş sahnesi ile başlıyor.Kızılderililer ve Amerikalılar arasındaki savaş öyle çetin geçiyor ki izlerken hayran olmamak elde değil.Tam bir doğa şaheseri çıkmış ortaya ve görüntü yönetmenini de ayrıca tebrik etmemek olmaz.19.yy da insanların vahşi doğa ile imtihanını izlerken anlıyoruz ki hayvandan geliyoruz durumunda gerçeklik var.Güçlü olanın kazandığı ve zor doğa koşullarında hayatta kalmaya çalışmak hiçte kolay değil.Çiğ et yemek,hayatta kalabilmek için ölü atın içini deşip sıcaklığından faydalanmak üzere içine girmek falan yazınca insana iğrenç geliyor ama yönetmen harika bir şekilde anlatmış ve gayet doğal bir şeymiş gibi izliyor insan.Karlarla kaplı yollarda intikam uğruna üstelik bir ayı saldırısı sonrası inatla devam etmek ne demektir yaa.Normalde bile bir insanın o yolculuğa katlanması zorken o yaralı halde ilerlemek…
İnsanı yoran sahneler var mı izlerken evet var bence.Mesela herkesin hayranlıkla anlattığı yakın çekim sahneleri beni rahatsız etti.Yönetmenin tekniği bu ama çok fazla kullanmış ben sevmedim açıkçası.Ayı sahnesinde yırtılan yerleri adamlar dikiyor ama o ağırlıkta bir hayvan nasıl oldu da kaburgaları kırmadı,hadi kırdı diyelim nasıl rahatça yürüdü öyle.Kafasına uyguladığı baskı sonrası da bir ekşın bekledim ama bir şey olmadı.Tabii bu film için en merak edilen şey Leonardo’nun Oscar alıp almayacağı.Bu adam vejeteryan olduğu halde o çiğ eti sırf gerçekçi olsun diye yiyiyorsa vermezseniz ayıp arkadaş.Keşke geçmişine dair daha iyi ayrıntı verilseymiş karakteri hakkında.O intikam duygusunu daha bir hissettirirdi böylece,normal değil zira o karda kışta o halde o kadar yol gitmek.Ben bir ara kendini öldür kurtul arkadaş bu ne yaa derken buldum kendimi.Filmin sonunda benim de aklımda kalan öldürmeyen Allah öldürmüyor arkadaş oldu tabii.Tom Hardy’nin de hakkını yemeyelim o da bir harikaydı doğrusu.Ben başta o olduğunu fark etmedim bile tipi kaymış resmen.Doğa harikası görüntüler eşliğinde harika bir film kaçırmayın derim.
 Konusu;
Kürkleri için hayvanları avlayan bir ekip Kızılderili saldırısına uğrar.Sağ kalabilenler tekneleri ile yola devam eder ama etraftan gelebilecek saldırıları düşünüp yola yayan devam etmeye karar verirler.Glass yolu en iyi bilen kişidir ve bir harita çizer dönüş için.Oğlu da bu ekiple onunla beraberdir ama çocuk Kızılderili bir kadından olduğu için ekipteki Fitzgerald tarafından sürekli rahatsız edilirler.Dinlenme yerlerinde bir ayı tarafından saldırıya uğrayıp feci şekilde yaralanan Glass’ın arkadaşları tarafından ilk yardımı yapılır.Ama herkes ölecek gözüyle bakmaktadır.Başlarındaki yüzbaşı Glass sayesinde yaşadıklarını düşündüğü için onu taşımaya karar verir.Yolların zor şartları yüzünden onu geride bırakmaya karar verirler ama ölene kadar başında beklenmesini ister.Oğlu ve arkadaşı kalmayı kabul eder ama yaşları küçük olduğu için başlarına deneyimli biri gerekir ve para karşılığı Fitzgerald gönüllü olur.Bir an önce geri dönmek isteyen Fitzgerald Glass’ı öldürmek ister ama oğlu engel olur.Çıkan tartışma da Fitzgerald çocuğu öldürür ve saklar.Yanlarında ki diğer çocuğu da kandırıp Glass’ı yaralı bir şekilde bırakıp kaçarlar.Glass oğlunun ölümü üzerine intikam hırsı ile yaralı halde yollara düşer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder