Filmin konusu değil ama müzikleri ve ayrıntıları insanı öyle bir etkiliyor ki sıkıysa sevme.Aşık bir kadın sevdiği için onca yol kat ediyor,yanından ne olursa olsun ayrılmayan arkadaşı,uğradığı ihanet,yaşadığı acı,hüzün o kadar etkileyici ki.Mesela ihanet sonrası içip,delicesine dans etmesi.Sokaklarda arkadaşıyla ağlayıp mutlu olmak istediğini söylemesi.Karşılaştığı adama Aşkı bulmak için bu ülkeye geldim dedikten sonra tekrar karşılaştıklarında perişan haldedir ve adam haline delicesine gülerek al işte sana aşk der.Adamla yola çıktıklarında aralarında duygu yoktur ama yaralandığında omzundan öpmesi aralarında o an oluşan bağın hissedilmesi harikaydı yaaaa.Aslında her bir ayrıntıyı tek tek anlatmak istiyorum ama izleyecek olanların tadını kaçırmayayım.Çünkü yol hikayeleri güzeldir ve böyle doğal bir şekilde ilerleyenler daha da güzel.
Benim anlamadığım bu Birol Ünel nasıl bu kadar pis ve dağınık bir haldeyken bu kadar çekici olabiliyor.O seksi ve sert hallerinin altındaki kadınsal duygusallığını da gösterebilen kadın Asia Argento’ya gel de hayran olma arkadaş.Müzikleri zaten muhteşem hem de her biri , zaten sanki başrol müziğin.Birol Ünel için acil durum sırasında ana dilinde yardım istemesi yani Türkçe konuşması da yönetmenin ayrı bir zeka ürünü.Ben daha fazla anlatmayayım ama sizde bu filmi kaçırmayın..
Konusu ;
Zingarina arkadaşı Marie ile Transyvania’ya sınır dışı edilen sevgilisini bulmaya gelir.Tuttukları bir rehberinde yardımıyla her yer de onu ararlar. Zingarina hamiledir ve deli gibi sevdiği adamı bir an önce bulmak ister.Buldukların da yıkılır ama çünkü sevgilisi aslında sınır dışı edilmediğini onu terk ettiğini söyler. Zingarina yıkılır ve arkadaşıyla o gece içip,dans ederler.Ertesi gün arkadaşı onu bir önce ülkelerine götürmek için yola çıkmaya ikna eder.Ama bir anlık boşluğundan yararlanıp kaçar.Yolda karşılaştığı Tchangalo ile hiç bilmediği bir serüvene atılır.Nereye gittiğini bilmeden peşine takılır ve adını bile söylemeden acısını da yaşayarak onunla gider.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder