25 Temmuz 2017 Salı

Fleabag


Ben böyle hayatı boş vermiş gibi görünen tiplere nedense bayılıyorum. Herkes gibi olamamak ve bir yandan da normal olarak benimsenmiş şeylere özenmek. Hayatta kalabilmek için insanların utana sıkıla başvurabileceği şeylere sıradan bir şeymiş gibi yaklaşabilmek gerçekten bir başarı. Bu dizideki karakterimiz eğlenceli takılmaya çalışsa da içten içe barındırdığı hüzün ile baş etmeye çalışıyor.

Ailesi tarafından bir türlü kendi ayakları üzerinde duramayan ve başarısız bir kadın olarak görülen Fleabag kimseyi ciddi almıyor. Herkes hakkında bir yorumu var ve kimse ile anlaşamıyor. Sevgilisi ile bir dargın bir barışık bir ilişkisi var. Ablası ile samimi bir ilişki kuramıyor bir türlü. Babası annesinin ölümünün ardından annesinin en yakın arkadaşı ile evlenince de araları iyice bozulmuş. Üvey annesi de onu sürekli aşağılayan ve eziklemeye çalışan bir kadın. En yakın arkadaşını da bir trafik kazasında kaybedince iyice yalnız kalıyor.

Tüm bunlara rağmen sürekli her şeyle alay eden ve sık sık ekrana dönüp seyirciye karşısındaki kişinin aslında iç sesinin ne dediğini bize anlatan bir karakter. ‘Seks takıntım yok, seks hakkında düşünmeden duramıyorum o kadar’ diyen cesur bir kadın üstelik. Sürekli sürdüğü kırmızı ruju ve o mimikleri öyle tatlı ki görülmeye değer. Başroldeki Phoebe Waller-Bridge aynı zamanda dizinin senaristi. Ve şöyle bir diyalog var dizide;

- bir mezarlığın çevresinde koşu yapmak gerçekten uygunsuz.
- Niye ?
- yaşıyorsun diye hava atıyorsun resmen.

Her haliyle sevilesi bir karakter var karşımızda ve özellikle kadınların izlemesini tavsiye ederim. Dizinin tek kötü yanı sadece 6 bölüm sürüyor olması ve ne yazık ki en fazla 25 dakikalık bölümlerden oluşması. Umarım 2.sezonu gelir ve doyarız bu deli kadının hallerine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder