24 Mart 2016 Perşembe
Bronson
İngiltere'nin en azılı suçlusu olarak bilinen Michael Peterson'un hayatını anlatmak için yola çıkılmış ama biyografik bir yapımdan bambaşka bir olaya dönmüş film.Hapishaneyi kapatıldığı bir yer olarak değilde bir otel odası olarak gören şiddet bağımlısı bir adamın hikayesi.2000'lerin Otomatik Portakalı benzetmesi de yapılıyor,kült filmler arasında da görülüyor , tiyatral bir şaheser olarak da görülüyor ve bence hepsini hak ediyor.Tom Hardy'nin bazı bölümlerde abartsa da müthiş bir oyunculuk sergilediği aşikar.Filmde bayıldığım sahnelere gelince ; özellikle kendisini yağlayıp üzerine saldıran gardiyanların ona dokunmasını engellemeye çalıştığı sahne.Bir de resim hocasını direğe bağlayıp ağzına bir elma verip,yüzünü boyadığı sahne…Kaçırılmaması gereken bir film , izlemelisiniz.
Konusu ;
Bir postaneyi soyduğu için 7 yıl hapse mahkum edilen Michael Peterson , öfkesini her zaman gardiyanlar üzerinde kullanarak cezasının sürekli olarak uzamasını sağlar.Daha etkili olacağı düşünülerek yattığı cezaevi hep değiştirilir.Baş etmek de zorlanınca suçluların yattığı bir akıl hastanesine yollanır.Burada zorla verilen ilaçların etkisinde gibi görünür ama sübyancı bir hastayı boğmaya çalışarak yine kendini gösterir.Ailesinin gözetiminde dışarı çıkar. Hapishane de tanıştığı bir adamla sokak dövüşlerine katılır ve öfkesini burada kullanmaya başlar.Bu şekilde ün yapar ve adını Charles Bronson olarak değiştirir. Sevdiği kadına yüzük almak ister ama sırf kuyumcuya kızdığı için yüzüğü çalar.Yanlızca 68 gün dışarıda kalabilir ve tekrar hapishaneye döner.Şiddet patlamaları da devam eder tabii.
Labels:
bronson,
charles bronson,
film yorum,
Nicolas Winding Refn,
tom hardy
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder