9 Ekim 2016 Pazar

The Road Within

The Road Within
Filmi sırf Dev Patel’i gördüğüm için izledim. Kendisini Slumdog Millionaire den beri sevmeyen yoktur. Biraz da baktım yol filmi falan diyor ve vazgeçilmezlerim arasındadır yol filmleri bakalım neymiş deyip izledim. Dev Patel’i temizlik hastası biri olarak izlemek ne kadar eğlenceli de olsa asıl dikkat çeken Robert Sheehan’ın karakteriydi. Tourette Sendromu olan bir genci canlandırmış ve gerçekten harikaydı. Adamı izlerken resmen ben yoruldum acayip inandırıcıydı. Film birde Alman bir yapımın uyarlamasıymış galiba. İzlemek isteyen ona da şans verebilir. Öyle özgür ve umursamaz insanların çıktığı yolculuk filmlerinden değil pek. Üçü de birbirinden hasta gençlerin bir anda yola çıkması ve doktorlarıyla, içlerinden birinin babalarının peşine düşmesini anlatıyor. Bence çok hoş bir yapım çıkmış ortaya ben sevdim şahsen izlenilebilir.

Konusu,

Tourette Sendromu olan Vincent annesi ölünce babası ile yaşamak zorunda kalır. Ama babası ve sevgilisi onunla uğraşmak istemedikleri için onu bir kliniğe gönderirler. Burada Alex isimli obsesif kompulsif hastası gençle aynı odayı paylaşmak zorunda kalır. Alex bu durumu kaldıramaz ve onu odadan göndermek için uğraşıp durur. Bu arada anoreksi hastası Marie ile arkadaş olan Vincent bulunduğu ortama dayanmaya çalışır. Annesinin bir fotoğrafında çok mutlu olması Vincent’ın orayı görmeyi istemesine neden olur. Babasından neresi olduğunu öğrenir ama kendisini götürmesini sağlayamaz. Bir gece Marie ile birlikte doktorun arabasını alıp kaçmaya karar verirler. Giderken Alex’in en sevdiği kaseti almaya kalkıştıkları için dışarda kavga ederler. Bir anda Alex de hiç istememesine rağmen yolculuğa dahil olur. Vincent’ın babası seçimlere hazırlandığı için polise haber vermek yerine oğlunu kendi bulmak ister ama gençlerin doktoru bu sinirli adamı arkalarından yalnız göndermek istemez ve onlardan arkalarından kendi yolculuklarına çıkarlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder