The Road Within
Filmi sırf Dev Patel’i gördüğüm için izledim. Kendisini Slumdog
Millionaire den beri sevmeyen yoktur. Biraz da baktım yol filmi falan diyor ve
vazgeçilmezlerim arasındadır yol filmleri bakalım neymiş deyip izledim. Dev
Patel’i temizlik hastası biri olarak izlemek ne kadar eğlenceli de olsa asıl
dikkat çeken Robert Sheehan’ın karakteriydi. Tourette Sendromu olan bir genci
canlandırmış ve gerçekten harikaydı. Adamı izlerken resmen ben yoruldum acayip
inandırıcıydı. Film birde Alman bir yapımın uyarlamasıymış galiba. İzlemek
isteyen ona da şans verebilir. Öyle özgür ve umursamaz insanların çıktığı
yolculuk filmlerinden değil pek. Üçü de birbirinden hasta gençlerin bir anda
yola çıkması ve doktorlarıyla, içlerinden birinin babalarının peşine düşmesini
anlatıyor. Bence çok hoş bir yapım çıkmış ortaya ben sevdim şahsen
izlenilebilir.
Konusu,
Tourette Sendromu olan Vincent annesi ölünce babası ile
yaşamak zorunda kalır. Ama babası ve sevgilisi onunla uğraşmak istemedikleri
için onu bir kliniğe gönderirler. Burada Alex isimli obsesif kompulsif hastası
gençle aynı odayı paylaşmak zorunda kalır. Alex bu durumu kaldıramaz ve onu
odadan göndermek için uğraşıp durur. Bu arada anoreksi hastası Marie ile
arkadaş olan Vincent bulunduğu ortama dayanmaya çalışır. Annesinin bir
fotoğrafında çok mutlu olması Vincent’ın orayı görmeyi istemesine neden olur.
Babasından neresi olduğunu öğrenir ama kendisini götürmesini sağlayamaz. Bir
gece Marie ile birlikte doktorun arabasını alıp kaçmaya karar verirler.
Giderken Alex’in en sevdiği kaseti almaya kalkıştıkları için dışarda kavga
ederler. Bir anda Alex de hiç istememesine rağmen yolculuğa dahil olur. Vincent’ın
babası seçimlere hazırlandığı için polise haber vermek yerine oğlunu kendi
bulmak ister ama gençlerin doktoru bu sinirli adamı arkalarından yalnız
göndermek istemez ve onlardan arkalarından kendi yolculuklarına çıkarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder