31 Ağustos 2018 Cuma

Kelebekler


Sarmaşık gibi muazzam bir filmden sonra ne kadar övgü alırsa alsın bence aceleye getirilmiş bir hali var bu filmin. Ne yaparsam yapayım Sarmaşık filmindeki harika detayları bu filmde bulamadım. Aile hesaplaşması ve kara mizah bir araya getirilerek bir şeyler yapmaya çalışmışlar ama pek olmamış. Karakterler arasında inandırıcılığı olan sadece Bartu Küçükçağlayan’ın oynadığı ‘Kenan’dı. Astronot kıyafetiyle gezen bir abi ne komik ne de saçmaydı, sadece boş bir detaydı. Suzan karakterinin atarlı ve umursamaz halleri hiç inandırıcı gelmiyordu, fazlasıyla zorlamaydı.  

Evet komik sahneleri vardı, özellikle imamın kendini sorguladığı sahneler çok iyiydi. Muhtarın inatla babalarının öldüğü söylememesi ve bundan kaçmaya çalışması gereksizdi. Ama muhtarın karısı bir o kadar komik ve eğlenceliydi. Tavuk patlama sahnelerinin saçmalığına hiç değinmek bile istemiyorum. Final sahnesin de Ercan Kesal nasıl harcanır onu da görmüş olduk. Absürt olmak için bu kadar kasmaya ve bu denli tahmin edilebilir olmaya ne gerek var anlamadım. Köyde çekim yapıp muhteşem görüntüler çıkarmaya kasmaması ve Gişe Memuru filmine gönderdiği selamı sevdim. Sarmaşık filminde çıtayı çok yükseklere koyduğu için mecburen onunla kıyaslamaktan kendimi alamıyorum. Onun kadar iyi değil çünkü bizim anlamamıza izin vermeyip bas bas bağırmış filmde. Yine de piyasadaki bir çok filmden iyi ama Sarmaşık kadar değil (:-))

Konusu;
Cemal Almanya da yaşayan bir astronottur. Babasının hasta olduğunu öğrenir ve İstanbul’a gelir. Kardeşlerini de alıp babalarını görmeye gitmeye karar verir. Kardeşleri başta gitmemek için çabalasa da Cemal onları ikna eder. Kenan annelerinin intiharından sonra onlarla ilgilenmeyen babalarını görmek istemez, Suzan ise hiç tanıma fırsatı bulamadığı ailesini anlamak  ister. Üç kardeş çıktıkları yolculukta hem özlem giderir, hem de aile içi hesaplaşmalarını birbirleriyle yapmak zorunda kalırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder